Perşembe, Aralık 15, 2005

Lekesiz Aklın Sonsuz Günışığı













Hayat seçimlerden ibaret. Seçenek sayısının bir önemi yok. Seçimlerini neye göre yaptığın önemli.

Kimlere müdahale hakkı verdiğin /vermediğin, neleri bu sürece dahil ettiğin/etmediğin kısmı da kişinin kendini tanıma sürecine giriyor.

Garip bir huyum var benim. Kriz anlarında daha çok krizi nasıl yöneteceğime odaklanıyorum. Kriz dediğim de işte yaşananlardan tutunda temizlik yapmaya kadar uzanan irili ufaklı sorun yumakları.

Kriz geçtikten sonra ise sudan çıkmış balığa dönüyorum. Kriz esnasında bastırdığım her şey sonrasında su yüzüne çıkıyor. Çoğu kişi bu tarz duyguları yaşayıp bitirdiği için, benim sonradan yaşadıklarım anlamsız bir geriye dönüş olarak görünüyor.

Benim hayatla baş etme yöntemim bu galiba.

Bir de uzun zamandır kendimi rahat/gevşemiş hissetmiyorum. İşte, evde heryerde inanılmaz kontrollüyüm. İşin kötü tarafı bunu bilinçli olarak yapmıyorum. Kontrollü kasıntı anlamında değil. Sürekli kafamın içinde kurduğum senaryolar, planlar, beklentiler, hayal kırıklıkları derken kaskatı kesilmiş duruma geliyorum.

Tatil değil bunun ilacı. Tatile kafanı da götürüyorsun. İç hesaplaşmaların/kavgaların bitmedikçe geçici bir uzaklaşma durumundan başka bir şey olmuyor.

Kendimle süreki kavga/çatışma halindeyim. Bugün işe gelirken hayatımın siyah ve beyazlardan oluştuğunu düşündüm. Hayatımın ortalamasını alınca elde kalan tonu belirsiz bir gri. Ben anı yaşarken grileşemiyorum.

Bir zamandır boğazımda bir yumru var. Ne yutabiliyorum ne tükürebiliyorum...Bedenim yay gibi. Aklım karışık. Tedirginim.

Sevdiklerimi kaybetmekten korkuyorum...Eğer kontrolümü kaybedersem...eğer bende zayıf, yorgun düşersem...eğer hayal kırıklığına uğratırda daha çok üzersem...

Benim seçimim bu. Şimdi bunun sancısını çekiyorum.

3 yorum:

bgm dedi ki...

Ozge'cigim,
Sen neden bunları bana anlatmadın.. Canım benim hayat ne siyah, ne beyaz ne de gri.. Aslında rengarenk. Onu siyah, beyaz, gri yapan biziz akıl gozumuze taktığımız gozluklerle.. Evet hayat asla adil değil ve de olmadı olmayacak.. Birşeyler yukarı giderken bişeyler aşağı gidecek. Doğa kanunu bu.. Peki her zaman güçlü mü olmak zorundayız.. ASLA! Bence bu nedenle insanların gözyaşları var. Tanrı tarafından bizlere lütfedilmiş en güzel şeylerden biri..
Ama ne olursa olsun hayat devam ediyor.. Ne olur kendini zorlama.. Ben her zaman başımıza gelen kotuluklerin gelecek olan daha iyi şeyler için önceden geçmemiz gereken sınavlar olduğunu düşünmüşümdür. Yoksa değerini bilmezdik iyiliklerin...
Lütfen Lütfen kendini zorlama ve üzme olur mu?

Annelog Atölye dedi ki...

Merhaba Özge, haddim olmayarak; sitenizdeki renkleri ve içeriği gördükten sonra sizin şu an hissettiğiniz rengin geçici olduğunu düşünüyorum. Yazılarınız çok içten ve etkileyici.
Görüşmek üzere...

Oya Kayacan dedi ki...

Sevgili ex Domates Güzeli Özge... Bugün üç değişik şey yap. Bir vapura veya motora bin mesela, güvertede don buz gibi soğukta, bağıra bağıra küfret seni üzenler her neylerse! Bağırırken etrafını kolla:-)) İndiğin yerde bilmedik insanlarla konuş, hiç tatmadığın birşeyler ye, sokak hayvanlarına birkaç kutu mama dağıt, mutluluklarını seyret. Evine dönerken güzel çiçekler al kendine. Bir güzel şarap aç pahalısından, yanında sevdiğin peynirler. Kendini önemse bugün olur mu?